Muhammed-i bilinç, çeşitliliği gerektirdiği gibi evrendeki tüm bilinç akışlarını kapsar.
Birey inanç sistemini bulmakta/ geliştirmekte ve uygulamakta, kendi OLmakta özgürdür...
Özgürdür ki saf ışığa/ potansiyeline / özüne / var oluşuna ulaşabilsin... Kendi düşüncelerini duyabilsin/ dönüştürebilsin, yaratılmış evrene başka bakış açıları katabilsin, nefsini din-dirmesi gerektiğinin keşfini, seçimini kendi yapabilsin, birlikten bizliğe geçebilsin...
Yargılayıcı yaklaşımların inanç sisteminde yeri yok... Aksine bir bilinç seviyesine geldiyse kişi, hoşgörü, kabulleniş, güzel ahlak, sevgiyi, var olan her birşeye saygıyı, hükümsüzlüğü yansıtması çoğaltması ve bunun için daimi uğraş vermesi gerekiyor... Yaratıcı yarattığını kendinden ayırmamışken, birbirini ötekileştirmeyi ve daha kötüsü kendinden sonra doğmuş olanı duymamayı, sevginin yolunu göstermemeyi seçen kişilerin, kendi nefs-i mücadelesinde olduğu basitçe anlaşılıyor... İnancı veya dünya deneyimini idrak edememiş zihinlerin kişileri bir şekilde manipüle ederek kendi ışıklarını kapamalarına dayatmak/güç katmak artık çağımızda demode... Çünkü uyanışın getirileri kendinden özgürleşmenin ta kendisi ve bunu engelleyebilecek herhangi bir "insan" yok... Aynı dünyanın dönmesinin bir insan tarafından engellenemeyeceği gibi...
Unutmayalım sınırlı bedenlerimiz ile yaşamı hepimiz farklı parmak izleriyle deneyimliyoruz. Tek doğuyor, tek ölüyoruz... Hüküm vermek üzerine çok ince düşünülmesi gereken hassas bir konu... Zira bizlere can veren ruhlarımız sonsuz/ dünya zamanımız kısıtlı ve sonrasını hiç birimiz pekte bilmiyoruz....
Hep Sevgiyle,
id
Comments